top of page
16_Çalışma Yüzeyi 1.jpg

Onkoloji

Kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin normal özelliklerinin dışında bir değişim göstererek kontrolsüz çoğalması ile meydana gelen çağımızın en önemli hastalıklarından biridir. Onkoloji ise kanserin oluşumu, nedenleri tedavisi ile ilgilenen tıp dalıdır.

Her geçen gün daha da yaygınlaşarak dünyada en büyük sağlık sorunları arasında yer almakta olan kanserden korunmak ve etkin tedavi için erken teşhis büyük önem taşımaktadır. Kanser vakalarında tedavi farklı branş hekimlerinin ortak çalışması ile oluşturulan hastaya özel tedavi planları ile yapılmalıdır. 

Onkolojik Tanı Süreçleri

Onkoloji alanında kullanılan temel tanı yöntemleri şunlardır:

  • MR Görüntülemesi

  • PET/CT

  • Mamografi

  • Genetik tarama

  • Kolonoskopi

  • Gastroskopi

  • ERCP

  • Bronkoskopi

  • Biyopsi

MR

MR yani Manyetik Rezonans Görüntüleme, ağrısız ve  ve  x-ışını gibi zararlı olabilecek ışınlar kullanmayan yani radyasyon içermeyen bir tanı tekniğidir. Özellikle yumuşak dokuların görüntülenmesinde başarılı sonuçlar veren MR’ da güçlü bir manyetik alanda radyofrekans dalgaları aracığıyla görüntü oluşturulur. Yumuşak dokulardaki başarısı nedeniyle diğer tanı yöntemlerinde tespit edilemeyen kanserli alanlar tespit edilebilir. 

PET/ CT

Günümüzün en etkin görüntüleme tekniklerinden birisi olan PET CT ( Pozitron Emisyon tomografisi), başta akciğer, kolon, baş – boyun kanserleri ve lenfomalar olmak üzere pek çok kanserin tanı, evreleme, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve radyoterapi planlanması süreçlerinde kullanılır.  PET CT ile kanser türünün iyi mi kötü huylu mu olduğunun tespiti ile kanserli hücrelerin dağılımı konusunda da bilgilendirici bir yöntemdir.

Mamografi

Mamografi,  memede bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla, yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Mamografide inceleme X ışınları kullanılarak yapılır. 

40 yaş üstü kadınlarda senede bir kez kontrol amaçlı yaptırılması önemlidir.

Son yıllarda geliştirilen dijital mamografi teknolojisi ile daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hem geleneksel de hem de dijital mamografide X ışını kullanılır ; ancak klasik mamografide X-ışını memeyi geçerek filme ulaşır. Dijital mamografide X ışını memeyi geçtikten sonra yüksek çözünürlüklü elektronik detektörler tarafından algılanır ve görüntüler önce dijital ortamda elde edilir. Bu görüntüler yüksek çözünürlüklü büyük monitörlerde incelenir. Böylece inceleme süresi kısalır, görüntü kalitesi ise arttığından lezyonların değerlendirilmesi kolaylaşır. 

Genetik Tarama

Kansere genetik yatkınlık olup olmadığını tespiti yapılan genetik tetkiklerle belirlenir . Genetik tetkikler, kan veya diğer vücut sıvılarındaki hücrelerden elde edilen DNA’ nın incelenmesi şeklinde yapılır.  Söz konusu tetkikler aşağıdaki risk faktörlerini taşıyan herkes tarafından yaptırılmalıdır.

  • Ailede özellikle aynı kanser türünün birden fazla kuşakta görülmesi 

  • İki veya daha fazla aile üyesinin aynı kanser türüne yakalanmış olması

  • Aynı yakın akrabada iki veya daha fazla değişik kanser türünün saptanması

  • Her iki memede kanser tespit edilmesi

  • Birkaç yakın akrabada kansere rastlanması

  • Aile içinde bir takım nadir görülen kanserlerin görülmesi

  • Midede veya bağırsaklarda birçok polipe rastlanması

Kolonoskopi

40 yaş ve üzeri sağlıklı kişilerde kalın bağırsak kanseri taraması için en güvenilir yöntemdir. Uygulama anüsten ucu son derece yumuşak olan bir cihazla bağırsaklara girilerek inceleme yapılması şeklinde yapılır. Yöntem poliplerin tespitine, çıkarılmasına, biyopsi alınmasına olanak sağlayan etkili bir yöntemdir. Yöntemin uygulanması esnasında hastaya çok küçük dozlarda anestezi verilerek hasta uyutulur.

Gastroskopi

Gastroskopi ucunda ışıklı minyatür bir kamera bulunan gastroskop cihazı ile yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağının muayenesidir. Gerektiğinde biyopsi alınmasına olanak veren sistemle mide hastalık ve kanserlerinin teşhisi mümkündür. Gastroskopi esnasında hastaya çok küçük dozlarda anestezi verilerek hasta uyutulur. 

ERCP

Safra yolları ve pankreas kanalı iltihaplarına yol açan taş ve tümörlerin tanı ve tedavisinde başarılı bir yöntem olan ERCP, safra yolları ve pankreas kanalının özel bir endoskop aracılığıyla görüntülenmesi işlemi olarak tanımlanabilir.

Bronkoskopi

Bronkoskopi, ucunda ışık olan endoskopik bir kamera ile boğaz, gırtlak, nefes borusu ve bronş ağacının direk olarak incelenesi şeklindeki tanımlanabilir. Tanı amaçlı incelemer için kullanılabileceği gibi tedavi amaçlı olarak; hava yollarındaki yabancı cisimleri çıkarmak;  trakea ve ana bronşlardan kaynaklanan, hastada aşırı nefes darlığına neden olan iyi ve kötü huylu tümörlerin girişimsel ile çıkarılması;   trakea ve ana bronşların çeşitli nedenlerle oluşmuş darlıklarına stent takmak için uygulanır de kullanılır. 

Biyopsi

Biyopsi herhangi bir vücut dokusundan küçük bir parça alınarak incelenmesi işlemidir. Alınan doku daha sonra mikroskop altında incelenir. Biyopsi materyali incelemeye tabii tutulmadan önce bir takim mikrobiyoloji ve moleküler biyoloji incelemelere de ayrıca izin verecek şekilde belli işlem ve boyamalardan geçirilebilir. Biyopsiler genellikle bir hastalık şüphesinde yapılırlar. Örneğin bir hastada anlaşılamayan bir şişlik, kitle durumu varsa, veya bir tümörden şüpheleniliyorsa yapılacak en iyi tanı yöntemi kitleden örnek alınması ve incelenmesi tanı konulmasıdır.

Biyopsiler lokal anestezi altında, genel anestezi altında veya anestezisiz olarak yapılabilirler. Poliklinik şartlarında veya ameliyathanede yapılabilirler. 

Onkoloji Tedavi Süreçleri

Kanser tedavisi, kanserin tipi, bulunduğu bölge, hastanın genel sağlık durumuna göre farklılık gösterir. Hastaya özel tedavi planları tüm bu farklılıklar göz önüne alınarak kişiye özel tedavi planları hazırlanır. 

Kanser için uygulanan tedavi yöntemleri aşağıda sıralanmıştır.

  • Radyoterapi

  • Kemoterapi

  • Hormon terapisi

  • İmmünoterapi

  • Onkolojik Cerrahi 

Doktorlar yukarıda belirtilen tedavilerden birini ya da bir kaçını bir arada uygulayabilirler. 

Radyoterapi ( Işın tedavisi)

Radyoterapide kanserli alana yüksek güçlü enerji ışınları tedavi uygulanır.  Kanserli hücrelerin tedavisine kullanılan söz konusu ışınlar sağlıklı hücreleri zarar verebilir. Bu nedenle radyoterapide kullanılan yöntemler oldukça önemlidir. 

  • IMRT (Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi): IMRT türü hızlandırıcılar sağlıklı hücrelere zarar azaltmak için farklı açılardan ve farklı yoğunluklarda yüksek enerjili ışınlar gönderir. 

  • IGRT (Görüntü Rehberli Radyoterapi):Her seansta görüntüleme ile hastalıklı bölgesi tespit edilerek bu bölgeye direk uygulama yapılmaktadır. Diğer uygulamalara göre çok daha kısa seans süreleri vardır.

Kemoterapi

Kemoterapi ilaç kullanımı yoluyla kontrolsüz çoğalan kanserli hücrelerin yok edilmesidir. Tek başına ya da başka tedavilerin yanı sıra verilebilir. Cerrahi ve radyoterapi ile uygulandığında, bu tedavi türlerinin daha etkin olmasına yardımcı olabilir. Tümör tedavilerinin önemli bir parçası olan kemoterapi;

  • Tümörü tamamen yok etmek ve hastayı iyileştirmek için veya 

  • Tümörün yayılmasını engellemek, gerilemesini sağlamak için veya

  • Tümörün sebep olduğu belirtileri yok etmek için 

uygulanabilir.

Hormon Terapisi

Meme kanserinin sistematik tedavisinin önemli bir ayağı olup diğer tedavi türleriyle beraber uygulanır. 

İmmünoterapi

Bağışıklık sistemini destekleyen immünoterapi  tedavileri ağırlıklı olarak bitkisel kökenli ilaçlar ile yapılan tedavilerdir. Hastaların önüne sadece cerrahi – kemoterapi – radyoterapi üçlemesi değil, aynı zamanda, bağışıklık sistemini destekleyen bitkisel tedavi seçeneklerinin de sunuluyor olması büyük önem taşımaktadır.

Onkolojik Cerrahi

Kanser tedavisinde en önemli tedavi şekillerinden biri olan onkolojik cerrahi, kanserli bölgenin ameliyat ile tedavisini içerir. Alanında uzman hekimlerde söz konusu operasyonlar yapılmalıdır.

Onkolojik cerrahi uygulamaları aşağıdaki şekilde farklılık gösterir:

  • Küratif( Tedavi edici) Cerrahi: Tedavi edici cerrahi uygulamalar için ön şart hastalığın metastaz yapmamış olması yani kaynaklandığı organ ya da lenflerle sınırlı kalmasıdır. Bu tür müdahalelerde tümör tamamen çıkarılarak kanserli doku temizlenebilir. Ancak tümörün tam olarak çıkarılmasının mümkün olmadığı durumlar da vardır. Bu durumda kütlenin azaltılması için küçültücü cerrahi ( debulking) uygulanır. 

  • Palyatif ( Rahatlatma amaçlı) Cerrahi: Palyatif ( Rahatlatma amaçlı) Cerrahi: Belirtileri yok etmeye yönelik olarak yapılan ve bazı durumlarda kanseri yok etmeye yönelik tedavilerle beraber kullanılan cerrahi yöntemlerinin genel adıdır. Bir kütlenin yol açtığı tıkanıklığı gidermek için stent takılması, zayıflayan kemiklere protezler yerleştirilmesi vb. uygulamalar bu kategoride yer alır.

  • Profilaktik Cerrahi: Kanser gelişme riski taşıyan dokunun, organın cerrahi olarak alınması anlamına gelir. Kanserleşme riski olan bağırsak ve safra kesesi polipleri, cilt lezyonleri vb. profilaktik cerrahi ile tedavi edilebilir.

Kanser Türleri

Belli başlı kanser türleri şunlardır:

  • Beyin tümörü

  • Testis kanseri

  • Kolon

  • Mide kanseri

  • Pankreas kanseri

  • Meme kanseri

  • Jinekolojik Kanserler

  • Prostat Kanseri

  • Mesane kanseri

  • Böbrek kanseri

  • Karaciğer kanseri

  • Yemek borusu kanseri

  • Kemik tümörleri

  • Omurilik tümörleri

  • Lenfoma

  • Tiroid kanseri

  • Tükürük bezi kanseri

  • Lösemi

  • Akciğer kanseri

  • Baş ve boyun kanserleri

  • Çocukluk çağı kanserleri

Beyin Tümörü

Beyin tümörü, beyindeki hücrelerin anormalleşerek kontrolsüz olarak büyümesi olarak tanımlanabilir.

Tümörler, iyi huylu (kanser yapıcı olmayan) veya kötü huylu (kanser yapıcı) olabilirler. Beyinde yerleştiklerinden, iyi huylu bir tümör bile tehlikeli olabilir. 

Beyin tümörleri aşağıdaki belirtilerle ortaya çıkar:

  • Baş ağrısı 

  • Epilepsi benzeri bayılmalar 

  • Vücudun bazı bölgelerinde kısmi felçler 

  • Şiddetli bulantı ve kusmalar 

  • Bazı fiziksel yeteneklerimizin kaybı

  • Kişilik bozuklukları

Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi etmenlerin etkileri olduğu düşünülse de bu tümörlerin kökeni halen bilinmemektedir.

Beyin tümöründe öncelikli olarak cerrahi yöntemle tümörün çıkarılması hedeflenir. Cerrahi operasyonlarda tümörün tip, yeri, hastanın yaşı ve diğer genel fiziksel durumu belirleyici rol oynar. Beyin tümörlerinin cerrahi müdahaleleri kemoterapi ve/veya radyoterapi ve/veya immünoterapi gibi yardımcı tedavilerle desteklenir. 

Meme Kanseri

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü olmakla beraber erkeklerde de çok düşük oranlarda görülebilmektedir.  Her sekiz kadından biri yaşamı boyunca meme kanseri ile karşılaşma riski altındadır. Meme kanserinde yaş, cinsiye, ilk regl ve menapoz yaşları, doğum sayısı, düşük sayısı genetik faktörler önemli rol oynamaktadır. 

Meme kanseri belirtileri aşağıda sıralanmıştır ve bu belirtilerden herhangi biri görüldüğünde acilen bir uzmana başvurulması gerekiyor. Ancak bazen hastalık hiçbir belirti vermeyebilir. Bu nedenle yıllık yapılan kontroller büyük önem taşır. 

  • Memede veya koltukaltında ele gelen kitle (sertlik, şişlik) 

  • Meme başından akıntı (tek kanaldan kanlı veya şeffaf renkli) 

  • Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu 

  • Meme başı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma) 

  • Meme cildinde yara veya kızarıklık 

  • Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü) 

  • Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)

Günümüzde meme kanserinin tedavisinde ağırlıklı olarak cerrahi yöntemler kullanılmakla beraber kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi de cerrahi yöntemlerle beraber ya da bağımsız olarak uygulanabilmektedir. Tedavinin şekli tümörün derecesi, kanserin tipi, varsa ikincil kanserler ve menapoza girilip girilmediği bilgisine göre şekillenmektedir. Cerrahi uygulamalar memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Memenin tamamen alınmasına yönelik uygulamalarda plastik cerrahi teknikleri ile alınan meme yerine yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılmaktadır.

Jinekolojik Kanserler (Rahim, Yumurtalık vb)

Kadınlarda görülen kanserlerin % 40’ını jinekolojik kanserler oluşturmaktadır.

Rahim ağzı, rahim, yumurtalık, vajen, vulva ve tüplerde görülen kanserlerinden oluşan jinekolojik kanserlerden korunmak için yılda bir kere kadın hastalıkları uzmanına başvurulması ve test yaptırılması gerekmektedir. Jinekolojik kanserlerde ortak bir neden bulunmamakta ve her kanser tipine göre risk faktörleri değişiklik göstermektedir.

Rahim Ağzı Kanseri: Sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, erken yaşta cinsel ilişki, çok eşlilik, düşük sosyo ekonomik durum rahim ağzı kanserlerinde tetikleyici olmaktadır. 

Rahim Kanseri: Şişmanlık, diyabet öyküsü, geç menopoz yaşı, kısırlık, progesteron olmaksızın tek başına östrojen kullanımı risk teşkil etmektedir. 

Yumurtalık Kanseri: Belirgin bir neden saptanmamış olmakla birlikte yaş, ailesel faktörler yüksek hayvansal yağ içeren diyet, pudra kullanımı gibi çevresel ve genetik faktörlerin yumurtalık kanserinde etkili olduğu düşünülmektedir. 

Jinekolojik kanserler vajinal akıntı gibi hastalığa özgü belirtiler verebileceği gibi karın ağrısı vb. hastalığa özgü olmayan belirtilerde verebilmektedir. Bu nedenle yıllık kontroller teşhis anlamında büyük önem taşımaktadır.

Jinekolojik kanserlerin tedavisinde hastalığın bulunduğu evre büyük önem taşır. Cerrahi en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Cerrahi operasyonlar kanserin tipine göre kemoterapi ve radyoterapi ile de desteklenebilir. 

Prostat Kanseri

Sadece erkeklerde görülen Prostat kanserinin sebebi tam olarak bilinmese de yaş, ırk ve genetik faktörlerin önemli rol oynadığı tespit edilmiştir. Prostat görülme sıklığı 50 yaş ve üzerinde ciddi artış göstermektedir.

Prostat kanseri bazı hastalarda hiç belirti vermez. Bazı hastalarda ise sık, güçlü, ağrılı idrar yapma; idrarda kan ve iltihap olması; damla damla idrar yapma gibi belirtiler görülebilir. 

Prostat çok yavaş ilerlediğinden ilaçla tedavi edilebildiği için cerrahi operasyonla da tedavi yapılabilir.

Mesane Kanseri

Mesane (idrar torbası) idrarın birikmesi ve boşalmasını sağlayan organımız olup, mesaneyi oluşturan hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmasına da mesane kanseri denir. Mesane kanserlerinde erken tanı ve tedavide genellikle tam olarak iyileşme söz konusudur. Genellikle 50-70 yaş arasında sıklıkla görülür ve erkeklerde kadınlardan 3 misli daha fazladır. Bu hastalık sigara içenlerde boya, kimya ve lastik sanayiinde çalışan işçilerde daha fazla görülür. Çoğunlukla idrarda kan görülmesi yoluyla kendini gösterir. 

Mesane kanserinde tespit edildiğinde yapılacak ilk işlem tümörün mümkün olan en fazla şekilde endoskopik olarak kazınmasıdır. Bu ameliyat sonrası alına parçaların patolojik incelemesi sonucunda kanserin ne kadar ilerlediği belirlenecektir. 

Saldırganlığı düşük mesanekanseri  tedavisi TUR-Mesane tümörü operasyonu ile mesanenin kanserli dokudan arındırılması ve nüks oranlarının düşürülmesi için idrar kesesinin içinin immunolojik veya kemoterapötik ilaçlarla yıkanması esasına dayanır. 

Saldırganlığı yüksek kas tabakasına yayılmış mesane kanserlerinde mesanenin tamamen çıkarılması ve idrarın biriktirilmesi için bağırsaktan yapılan yeni torbanın eski idrar kesesi yerine takılması yöntemi sıklıkla kullanılmaktadır. 

Böbrek Kanseri

Böbrek kanseri genellikle 50-70 yaşları arasında ortaya çıkar. Erkekte kadına göre 2- 3 kat daha fazla görülür. Böbrek kanserinin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak, sigara,  genetik faktörler, yüksek tansiyon,  şişmanlık,  mesleki risk faktörleri ( çelik endüstrisi, petrol, kadmiyum, kurşun endüstrisi çalışanları)  ve radyasyona maruz kalma gibi faktörler riski artırmaktadır. 

Böbrek kanserleri başlangıçta fazla belirti vermezler. Ancak tümör ilerledikçe idrarda kan, ağrı, iştahsızlık, kilo kaybı, tekrarlayıcı yüksek ateş, yüksek tansiyon ve kansızlık gibi belirtiler ortaya çıkar.

Cerrahi böbrek tümöründe esas tedaviyi oluşturur. Radyoterapi cerrahiyi destekleyici olarak uygulanabilmektedir.

 Testis Kanserleri

19–44 yaşları arasındaki genç erkeklerde en sık rastlanılan kanser türüdür. Erkeklerde görülen kanserlerin %1 ini oluşturur. 

En yaygın belirtileri ağrı, herhangi bir testiste kitle veya büyümedir. Testis kanserinde ürologlar tarafından yapılan cerrahi müdahale sonrası kemoterapi ile tedavi uygulanabilmektedir.

Kolon Kanseri

Kolon diye adlandırdığımız kalın bağırsak, yaklaşık 2 metre uzunluğundaki sindirim sisteminin ince bağırsaktan sonra gelen kısmıdır. Erkekte ve kadında eşit oranda görülen kolon kanseri bütün kanserler içinde görülme sıklığı bakımından 3. sırada yer alır. Kolon kanserinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir fakat oluşumunda etkili olan bazı çevresel ve genetik nedenler vardır.  Beslenme, kolon kanserinde önemli bir yere sahiptir; hayvansal yağların tüketiminin etkili olduğu araştırmalar sonucu saptanmıştır.

Kolon kanserinin başlangıç evresinde karında dolgunluk hissi, hafif ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı, çabuk yorulma ve ishal ya da kabızlık ortaya çıkar. Bu belirtiler sadece kolan kanserine özgü değildir; ancak bu belirtiler olduğunda mutlaka kontrol edilmesi gerekir. İlerleyen dönemlerde önce kabızlık daha sonra ağrı atakları başlar. Ardından yorgunluk, kilo ve iştah kaybı belirginleşir. Kansızlık ortaya çıkar. Eğer bağırsak kanser nedeniyle tamamen kapanırsa hastanın durumu oldukça ağırlaşır ve kana zehirli maddelerin geçişi başlar. 

Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Tümörlü olan kısım cerrahi yöntemlerle çıkarılır. Daha sonra bağırsağın çıkarılan yerinin alt ve üst tarafı birbirine bağlanır. Işın tedavisi kolon kanserinde kullanılmaz. Fakat Kemoterapi (ilaç tedavisi) hastalara ameliyattan sonra uygulanabilir.

Mide Kanseri

Mide Kanseri akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülen kanser türüdür. Her 10 kanser hastasından 1‘i mide kanseridir. 

Mide kanserinin görülmesinde, beslenme alışkanlığı önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca kalıtsal faktörler, mide kanserinin gelişmesinde etken faktördür.

Erken mide kanserinde belirti olmaz. Risk taşıyan kişilere yapılan endoskopik incelemeyle hastalık teşhis edilebilir. Ancak ilerlemiş dönemlerde aşağıdaki belirtiler ortaya çıkar:

  • Hastaların yarısında elle muayenede bir kitle hissedilir.

  • Mide bölgesinde ağrı ve midenin ağırlaştığı hissi

  • İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı görülmesi 

  • Yemekten sonra rahatsızlık hissi ve mide şişliği,

  • Bulantı, kusma,

  • Mide kanseri olan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık da görülür.

  • Yorgunluk

  • Mide ya da bağırsakta kanama olması 

Mide kanserinde en etkili teşhis yöntemi endoskopidir. 

Mide kanserlerinin tedavisinde cerrahi yöntemler kullanılır; ameliyatla mide alınır. Kanserin şekline göre cerrahi sonrası ışın tedavisi ve ilaç tedavisi uygulanır. 

Pankreas Kanseri

Pankreas kanseri de oldukça ciddi ve tedavisi zor olan bir hastalıktır. Pankreas kanserine yakalanma riski erkeklerde kadınlara oranla çok daha fazladır.  Aynı zamanda sigara içen, alkol kullanan ve düzensiz bir hayata sahip olan kişilerin pankreas kanserine yakalanma olasılığı diğer kişilere göre çok daha yüksektir.

Sinsi bir hastalık olarak bilinir. Semptomları hemen ortaya çıkmayabilir. Erken teşhisi zor olan bir türdür. Genellikle iştahsızlık ve halsizlikle kendini gösterir. Bu semptomlara bulantı ve kusma da eşlik edebilir. Pankreas kanseri belirtileri arasında sayabileceğimiz bir diğer durum ise sarılıktır. Eğer hastalık safra kanalını tıkarsa kişi sarılığa yakalanır. Pankreas kanseri belirtilerinden biride kan şekerinin düşmesi olarak bilinmektedir

Tedavi süreci hastanın kanserin hangi aşamasında olduğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Pankreas kanseri tedavi yöntemleri arasında ameliyat, ışın tedavisi veya Kemoterapi bulunmaktadır.

Karaciğer Kanseri

Karaciğer kanserinin nedenleri hepatit b ve c hastalıkları, aşırı alkol tüketmek ve nadir de olsa demir eksikliğidir. Karaciğer kanserine yakalanan hastalarda iştahsızlık, halsizlik, ciltte sarılık, aşırı kilo kaybı, karında sıvı toplanması karnın şişmesi ve çabuk yorulma gibi belirtiler görülmektedir. 

Hastalığın durumuna göre Radyoterapi, Kemoterapi, Kriyoterapi (anormal dokuları dondurarak tahrip etmek esasına dayanır) , tümörü yok etmek için ilaç enjekte edilmesi ve son olarak karaciğer nakli tedavileri günümüzde uygulanmaktadır.

Yemek Borusu Kanseri

Çok fazla belirti vermeden yayılan ve çoğu zaman yutma zorluğuyla ve kilo kaybı kendini gösteren yemek borusu kanserleri ağırlıklı olarak 50-70m yaş aralığında görülmektedir.  Ağırlıklı olarak sigara, içki, tütsülenmiş et, yüksek sıcaklıkta sıcak sıvıların tüketilmesi; vitamin-mineral eksiklikleri kanserin oluşmasında önemli rol oynar.

Yemek borusu kanserlerinde cerrahi tedavi (yemek borusunun çıkarılması), Radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi (ilaç tedavisi), lazer tedavisi ve palyatif işlemler (stent uygulanması) hastalara uygulanan tedavi seçeneklerini oluştururlar.

Deri Kanserleri

Bütün kanser türleri içinde deri kanseri en sık görülenidir. Güneşe aşırı maruz kalma deri kanserinin temel sebebidir. Daha az etkili olmakla beraber tekrarlayan şekilde tıbbi ve endüstriyel X ışınlarına maruz kalma, yanık veya yara izi bırakarak iyileşen cilt hastalıkları, kömür katranı veya arsenik içeren maddelere maruz kalma ve ailede cilt kanseri bulunması da cilt kanseri nedenleri arasında yer almaktadır.

Erken tanı kesin tedavinin en önemli ilk adımıdır. Bu nedenle kişilerin kendi derilerini belli aralıklarla muayene etmeleri ve eğer renk değişikliği ya da benlerde büyüme ya da geçmeyen yaralar varsa bir cilt doktoruna başvurmaları önem taşımaktadır. 

Deri kanserleri kitlenin bir kısmının çıkartılıp mikroskop altında incelenmesi ile teşhis edilir. Kanserin tipine bulunduğu evreye ve yere göre birçok tedavi metodu vardır.
İlk tedavi seçeneği cerrahi müdahaledir ve çıkartılan kanserli doku yerine başka bölgeden alınan dokunun naklidir. Kanserli parça, çıkarılamayacak boyutta ya da diğer organlara yayılmış ise, radyoterapi ve kemoterapi söz konusu olabilir.

Kemik Tümörleri

Kemik tümöründe büyüyen tümör zamanla sağlıklı dokulara yayılarak kemiği zayıflatır ve  kırıklara yol açar. Çoğu kemik tümöründe sebep bilinmez. Eğer gerekli önlem alınmazsa geliştikleri organ sistemi içerisinde işlevsel olarak yetmezliğe ve hatta ölüme sebep olabilir.

Çoğu kemik tümörü iyi huyludur ve İyi huylu tümörler yaşamı tehdit etmezler. Kötü huylu olanlarda hücreler vücuda dağılarak metastaz oluşturabilirler. Kemikte başlayan kanserle (birincil) vücudun diğer yerinden başlayıp kemiğe yerleşen (ikincil) kanser birbirinden farklıdır. 

Kötü huylu seyreden tümörler şunlardır:

  • Metastatik Kemik Tümörleri: Kemiğe başka organlardan sıçrayan kötü huylu tümörlerdir. 

  • Multipl Miyelom: Multipl Miyelom en sık görülen birincil kemik kanseridir. Kemik iliğinin kötü huylu tümörüdür. Herhangi bir kemiği etkileyebilir. 

  • Osteosarkom: Osteosarkom ikinci en sık görülen kemik kanseridir. Sıklıkla ergenlik çağında ve diz bölgesinde ortaya çıkar.

  • Ewing sarkomu: Ewing sarkomu sıklıkla 5-20 yaş arası görülür; geniş yumuşak bir doku kitlesi ile birlikte kemik harabiyeti oluşturur. 

  • Kondrosarkom: Kondrosarkom sıklıkla 40-70 yaş arasında  kalça bölgesi, pelvis ve omuzda kitle ile ortaya çıkan bir kemik tümörü çeşididir.

Tümörlü çoğu hastada sürekli bir ağrı ile belirti verir. Ağrılar gece kötüleşir. Patolojik kırıklar oluşabilir ve bu da ağrıyı arttırır. Bazı tümörler ateş ve gece terlemesine sebep olur. Bazen de ağrısız kitle ile karşımıza çıkarlar. 

İyi huylu kemik tümörlerinin tedavisi tümörün tipine ve hastanın yaşına göre değişiklik göstermekle beraber çoğu vakada gözlem yeterlidir. Bazılarında tıbbi tedavi ağrıyı geçirir. Bazıları da zamanla kendiliğinden kaybolur (özellikle çocuklarda). Bazı durumlarda doktor tümörün çıkartılmasını önerir; bu da olası patolojik kırıkları önler. huylu tümörlerin bir kısmı da zaman için kötü huylu tümöre dönüşebilir. 

Kötü huylu kemik kanserlerinin tedavisinde belirleyici olan tümörün tipi ve evresidir.  Cerrahi tedavi sadece tümörün alınması şeklinde olabileceği gibi, tümör dokusunun etrafındaki sağlam doku ile birlikte çıkarılması şeklinde de olabilir. Tedavide diğer tedavi yöntemleri ile beraber ışın tedavisi ve kemoterapi de uygulanabilir.  

Omurilik Tümörleri

Omurilik tümörleri, omuriliği kaplayan koruyucu kılıfların arasında ya da kılıfın yüzeyinde gelişebilen anormal hücre kütleleridir. Oluşma nedenleri tam olarak bilinmemekle beraber genetik faktörlerin etkili olduğu gözlemlenmektedir.

En önemli belirti sırt ağrısıdır. Diğer belirtiler genellikle, uyuşukluk, karıncalanma ya da vücutta soğukluk hissi; kol ya da bacakların herhangi birinde artan adale zayıflığı; bağırsak ya da idrar torbası kontrolü kaybı şeklindedir.

Tedavi genellikle tümörlerin, omurilikten çıkarılması şeklinde olmaktadır. Ancak bazı tümörlerin, omurilik zedelenmeden çıkarılması mümkün olmayabilir. Bu durumda, tümörün daha fazla büyümesini geciktirmek üzere, radyasyon terapisi uygulanır.

Lenfoma

Lenfoma en hızlı ilerleyen kanser türlerinden biri olmasına karşın, tedavi başarısı oldukça yüksektir. En önemli belirtileri boyunda, koltuk altında ya da kasıklardaki ağrısız bezeler, gece terlemesi, düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateştir. Ayrıca sürekli yorgunluk ve kilo kaybı da lenfomanın habercisi olabilir. 

Kronikleşmiş enfeksiyon hastalıkları, bağışıklık sistemini zayıflatıcı durumlar ve böcek ilacı gibi bazı kimyasal maddelere maruz kalma vb. durumların lenfomaya yol açtığı söylenebilir. 

Her lenfoma hastası için tedavi kendine özgündür. Çünkü hastalığın evresine, tipine, hastanın yaşına, hastanın fiziksel durumuna göre tedavinin şekli belirlenir.

Lenfomanın tedavisi ilaçlarla (Kemoterapi), ışın tedavisiyle (radyoterapi) veya ikisi birlikte olarak yapılmaktadır. Ayrıca hastadan kök hücre toplanarak yüksek doz Kemoterapi sonrası bu kök hücreleri tekrar hastaya verme işlemi de uygulanmaktadır.  

Tiroid Kanseri

Tiroid bezindeki hücrelerin kansere dönüşmesi nedeniyle oluşan bir kanser türüdür. Tiroid kanserleri genellikle boyunda bir kitle veya tiroid bezi  içinde yumru seklinde oluşur. Tiroid kanserlerinin çoğu ameliyat ve radyoaktif iyot tedavisiyle yok olur ve hastanın yasam süresini kısaltmaz. 

Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülen Tiroid kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Tiroid kanseri çoğu hastada belirti vermez. Ancak boyunda kütle, ses kısıklığı, lenf bezlerinde büyüme en yaygın belirtilerdir. Nadir olarak Yutkunma güçlüğü, ellerde titreme, kalp ritmi bozukluğu, çarpıntı, aşırı terleme, ciltte kuruma, ishal, kabızlık da görülebilir. 

Tüm tiroid kanserlerinde, tiroid bezi ve etrafındaki lenf bezleri ameliyatla çıkarılır.  Ameliyattan sonra kanserin tipine göre zırhlı hastane odalarında yüksek dozda radyoaktif iyot tedavisi yapılır.. Böylece vücudun başka yerlerinde kalmış olan kanser hücrelerinin öldürülmesi hedeflenir. Bu radyoaktif iyotun dozu, kanserin yayılma derecesine göre değişir. Bazı vakalarda bu yöntemin tekrarlanması gerekebilir. Bunun için 6 aylık bir sürenin geçmesi beklenir.

Bazı kanser tiplerinde cerrahi sonrası radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir. 

Tükürük Bezi Kanserleri

Tükürük bezi kanseri ender bir kanser türüdür ve ağzınızdaki, boynunuzdaki veya gırtlağınızdaki herhangi bir tükürük bezinde başlayabilir. Oluşum nedeni tam olarak bilinmese de sigara kullanımı ve radyasyona maruz kalınmasının tetikleyici olduğu düşünülmektedir.

Kötü huylu ve iyi huylu kanserin verdiği belirtiler farklıdır. Tükürük bezi tümörünün belirtileri ağrı, yüz felci, deride renk değişikliği ve hızlı büyüme gösteren şişlikler ağırlıklı olarak kötü huylu tümörlerde görülür. İyi huylu tükürük bezi tümörünün belirtileri sadece şişliktir. Bu şişlikler kötü huylu tümörde olduğu gibi hızlı büyümez ve ağrıya yol açmaz.

Tükürük bezi kanseri tedavisi genellikle ameliyat gerektirir. Tükürük bezi kanseri için diğer tedaviler radyoterapi ve kemoterapi içerebilir.

Lösemi

Lösemide vücudu mikroplara karşı savunan lökositler kontrol edilemeyecek düzeyde çoğalır. Lökositlerin kontrolsüz çoğalması sonucu bunlar vücudu savunamayacak hale gelir ve eritrosit ve trombosit gibi diğer kan hücrelerinin görevini aksatmasına yol açar. 

Lösemide çabuk yorulma, kanamalar, halsizlik, kilo kaybı, kemik ağrısı, eklem şişliği yakınmaları vardır. Yapılan fizik muayene sırasında lenf bezleri büyümüştür ve karaciğerle dalak büyümüştür. Eğer enfeksiyon varsa titreme, ateş, terleme görülür.

Lösemide tedavi kemoterapi ile başlar. Bazı durumlarda kemoterapi radyoterapi ile desteklenmelidir.  Kemik iliği nakli kemoterapi sonrası hastalara uygulanabilen bir yöntem olup sağlıklı kök hücrelerinin hastaya verilmesi esasına dayanır. 

Akciğer kanseri

Akciğer veya nefes borusundaki hücrelerin aşırı ve kontrolsüz çoğalması sonucu akciğer kanseri ortaya çıkar. Akciğer kanserlerinde en önemli etkenlerden biri sigara ve türevlerinin içilmesidir. Ayrıca asbeste ve radon gazına maruz kalmak ve genetik yatkınlık da akciğer kanseri oluşumunda önemli rol oynar. 

Akciğer kanserleri başlangıç aşamasında belirti vermez. Ancak kanser ilerledikçe öksürük, öksürükle beraber kan gelmesi, sırt ağrısı, zayıflama, halsizlik, ses kısıklığı, nefes darlığı belirtileri görülür.

Tedavinin başarı şansı hastalığın bulunduğu evre ile ilgilidir. Hastalığın başlangıç aşamalarında cerrahi yöntem uygulanır ve hastalıktan tam olarak kurtulma şansı olan en etkili yöntemdir. Ayrıca erken teşhis edilen akciğer kanserlerinde Kriyocerrahi yani kanserli hücrelerin dondurularak yok edilmesi yöntemi da uygulanabilir. Cerrahi tedavi kemoterapi ile desteklenebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda kemoterapi ve bazı vakalarda radyoterapi uygulanır. Hastanın nefes darlığı çektiği ancak cerrahi olarak ameliyat yapılmasının uygun olmadığı durumlarda bronkoskopi yoluyla tümör temizlenebilir.

Baş ve Boyun kanserleri

Baş ve boyun kanserlerin de en önemli etken uzun süre sigara ve alkol tüketimidir. Kanserin yerleştiği bölgeye bağlı olarak boyunda şişlik, ses değişimi, dudakta büyüme, ağız/ burun/ boğazda kanama, ciltte renk değişimi, yutma güçlüğü ve devamlı kulak ağrısı belirtileri görülür. 

Baş ve boyun kanserlerinde gırtlak kanseri, burun arkası kanseri, ses teli kanseri, bademcik kanseri ve üst yemek borusu kanseri en sık görülen kanser türlerindendir.

Tedavide cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ayrı ayrı veya bir arada kullanılabilir. 

Çocukluk Çağı Kanserleri

Çocukluk çağı kanserleri genellikle 15 yaş altı, 0-14 yaş arasında görülen kanserleri içerir. Çocukluk çağı kanserleri çeşitli özellikleriyle yetişkinlerinkinden belirgin olarak ayrılırlar. Çocuklarda kanser, yetişkinlere göre daha az görülür. Çocukluk çağı kanserleri tüm kanserlerin %1’ini oluşturmaktadır. 

Çocuklarda en sık görülen kanser türü akut lösemidir. İkinci sırada beyin tümörleri ve sonra da lenfomalar yer alır. 

Çocuklarda kanser riski ağırlıklı olarak genetik faktörler ile belirlenir. Ancak çevresel faktörlerin de etkisi bulunmaktadır. 

Çocukluk çağı kanserlerinde aşağıdaki belirtiler görülür.

  • Deride solukluk, 

  • Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı

  • Tekrarlayan ateş

  • Boyunda ilerleyen şişlik (genellikle ağrısız ve antibiyotiğe cevap vermeyen)

  • Karında veya göğüste kitle

  • Kemiklerde ağrı

  • Kanamalar (Deride diğer organ kanamaları)

  • Gözlerde şişlik ve diğer değişiklikler 

  • Baş ağrısı, sabah kusmaları

Çocukluk çağı kanserlerinde çok yönlü bir tedavi söz konusudur; ancak ilaç tedavisi yani kemoterapi tedavide önemli bir yer tutar. Çocukluk çağı kanserlerinde hücrelerin hızlı çoğalması da kemoterapiye duyarlı olmalarını sağlamaktadır. Kemoterapi cerrahiye yardımcı bir tedavi olarak kullanılabildiği gibi tümörü küçültmek ve muhtemel metastazları önlemek için cerrahiden önce kullanılmaktadır.

Radioterapi çocukluk çağı kanserlerinde acil durumlar dışında tek başına kullanılmaz. Genellikle duyarlı bazı tümörlerde kemoterapiye eklenebilir. 

Kemik İliği Nakli (KIT) özellikle lösemide kullanılan bir yöntem olup normal kök hücrelerinin hastaya verilmesi prensibine dayanır.

bottom of page